Milyonlarca Dünya'dan bu yazıyı okuyan herkese merhaba demek istiyorum...Uzun zamandır yazmak istediğim konuları toplayacağım bu platformda umuyorum ki sizlerde kendinizce bir şeyler bulabilirsiniz.
Bir blogu okumaya başladığım zaman elbetteki bir çok kişi gibi bende yazarı merak ediyorum. O yüzden bende öncelikle kendimi tanıtmak istiyorum. Kayseri'de yaşayan, resim, ebru, piyano çalmak,fotoğraf çekmek gibi bazı sanat dalları ile -elimde olmadan:)- ilgilenen ve en son olarak da fütürolojik mimarlık konusunda kitap yazma çalışmaları yapan, Erciyes Üniversitesinden mezun olan bir mimarım. İki yıl önce kendisi de mimar olan eşimin bana bir fotoğraf makinesi hediye etmesi ile fotoğraf çekmek biraz daha farklı bir şekilde hayatımın parçası olmaya başladı. Neredeyse çocukluğumdan beri bulunduğum ortamlarda sürekli fotoğraf çeken biri olan ben, fotoğraf makinesini ilk elime aldığım zaman çekmek istediğim ilk fotoğraf "Ay" fotoğrafı idi. Tabiki bu öylesine bir meraktan kaynaklanmıyordu. Henüz lise, hatta orta okul öğrencisiyken uzay, Ay, Einstein, Newton, Kepler benim ilgi alanlarımdı. Babamın her ay aldığı Bilim ve Teknik dergisinde ilk açıp okuduğum sayfa ".... ayında gökyüzü" sayfası idi. Doksanlı yıllarda henüz çok fazla kişi tarafından bilinmezken Perseid Meteor yağmurunu sabaha kadar balkondan izlediğim çok olmuştur. İlginçtir ki hayatımda saatte en fazla meteor gördüğüm zamanlar o yıllardır:) 1997 yılında çıplak gözle de izlenen Hale-Bopp kuyruklu yıldızını gözlemleme fırsatım oldu. Tabi en önemli anlardan biride 12-13 yaşlarında, gündüz saatlerinde, kardeşimle dışarda oynarken dakikalar içinde tepemizden geçip kaybolan parlak cisimle karşılaşmamızdı. Herhalde bir ufoydu:) Her ne kadar o zamanlar bunun çok nadir bir olay olduğunu anlayamamış olsamda 2006 yılındaki tam Güneş tutulmasını Kayseri'den izleyebilmek oldukça güzeldi. Lise yıllarına kadar her zaman bilim insanı olacağımı düşünüyordum. Ama olamadım, mimar oldum.
Mimarlık... Yeniden meslek seçmem gerekse yeniden mimarlık seçerdim. Bilim insanlarını kıskanıyorum o ayrı tabi:) Zaman içinde uzaya olan ilgim bazen artıp bazen azalsa da hiç bir zaman yok olmadı. Fotoğraf çekmeye başlamak ise benim için yönümü tekrar gökyüzüne çevirmemde bir başlangıç oldu. Fotoğraf makinem sevgili Nikon D7100 ile geçirdiğimiz bu iki yıl süresince Yeryüzü'nde, gökyüzünde bir çok fotoğraf çektik. Henüz öğrenme aşamasında olsamda geçirdiğimiz bu sürecide burada anlatmak istiyorum.
Uzayla yollarımız sürekli kesişirken bir mimar olarak başka bir gezegende ya da uzayda herhangi başka bir yerde, Dünya'dakinden farklı olabilecek fizik koşullarındaki yaşam ve yapılar üzerine çeşitli projeler, yeni dünyalar üzerinde yeni yaşamlar, mimarlık ve uzayda yaşam konularını birleştiren ögeler oldu benim için.
Burada ilgi alanlarımla ve çektiğim fotoğraflar ile ilgili konulardan bahsedeceğim. İlginizi çeker ve takip etmek isterseniz bundan böyle betulturksoy.blogspot.com/ adresine uğrayabilirsiniz.
Yeni yazılarda görüşmek üzere...
Bir blogu okumaya başladığım zaman elbetteki bir çok kişi gibi bende yazarı merak ediyorum. O yüzden bende öncelikle kendimi tanıtmak istiyorum. Kayseri'de yaşayan, resim, ebru, piyano çalmak,fotoğraf çekmek gibi bazı sanat dalları ile -elimde olmadan:)- ilgilenen ve en son olarak da fütürolojik mimarlık konusunda kitap yazma çalışmaları yapan, Erciyes Üniversitesinden mezun olan bir mimarım. İki yıl önce kendisi de mimar olan eşimin bana bir fotoğraf makinesi hediye etmesi ile fotoğraf çekmek biraz daha farklı bir şekilde hayatımın parçası olmaya başladı. Neredeyse çocukluğumdan beri bulunduğum ortamlarda sürekli fotoğraf çeken biri olan ben, fotoğraf makinesini ilk elime aldığım zaman çekmek istediğim ilk fotoğraf "Ay" fotoğrafı idi. Tabiki bu öylesine bir meraktan kaynaklanmıyordu. Henüz lise, hatta orta okul öğrencisiyken uzay, Ay, Einstein, Newton, Kepler benim ilgi alanlarımdı. Babamın her ay aldığı Bilim ve Teknik dergisinde ilk açıp okuduğum sayfa ".... ayında gökyüzü" sayfası idi. Doksanlı yıllarda henüz çok fazla kişi tarafından bilinmezken Perseid Meteor yağmurunu sabaha kadar balkondan izlediğim çok olmuştur. İlginçtir ki hayatımda saatte en fazla meteor gördüğüm zamanlar o yıllardır:) 1997 yılında çıplak gözle de izlenen Hale-Bopp kuyruklu yıldızını gözlemleme fırsatım oldu. Tabi en önemli anlardan biride 12-13 yaşlarında, gündüz saatlerinde, kardeşimle dışarda oynarken dakikalar içinde tepemizden geçip kaybolan parlak cisimle karşılaşmamızdı. Herhalde bir ufoydu:) Her ne kadar o zamanlar bunun çok nadir bir olay olduğunu anlayamamış olsamda 2006 yılındaki tam Güneş tutulmasını Kayseri'den izleyebilmek oldukça güzeldi. Lise yıllarına kadar her zaman bilim insanı olacağımı düşünüyordum. Ama olamadım, mimar oldum.
Mimarlık... Yeniden meslek seçmem gerekse yeniden mimarlık seçerdim. Bilim insanlarını kıskanıyorum o ayrı tabi:) Zaman içinde uzaya olan ilgim bazen artıp bazen azalsa da hiç bir zaman yok olmadı. Fotoğraf çekmeye başlamak ise benim için yönümü tekrar gökyüzüne çevirmemde bir başlangıç oldu. Fotoğraf makinem sevgili Nikon D7100 ile geçirdiğimiz bu iki yıl süresince Yeryüzü'nde, gökyüzünde bir çok fotoğraf çektik. Henüz öğrenme aşamasında olsamda geçirdiğimiz bu sürecide burada anlatmak istiyorum.
Uzayla yollarımız sürekli kesişirken bir mimar olarak başka bir gezegende ya da uzayda herhangi başka bir yerde, Dünya'dakinden farklı olabilecek fizik koşullarındaki yaşam ve yapılar üzerine çeşitli projeler, yeni dünyalar üzerinde yeni yaşamlar, mimarlık ve uzayda yaşam konularını birleştiren ögeler oldu benim için.
Burada ilgi alanlarımla ve çektiğim fotoğraflar ile ilgili konulardan bahsedeceğim. İlginizi çeker ve takip etmek isterseniz bundan böyle betulturksoy.blogspot.com/ adresine uğrayabilirsiniz.
Yeni yazılarda görüşmek üzere...
Merakla ve beğenerek takip ediyorum umarım çalışmalarınız hep devam etsin yeni şeyler ogrenelim paylaşalım sevgilerimle
YanıtlaSilHatice
çok teşekkürler Hatice Hanım..
Sil